'Gözyaşı komisyonu'na soru: 17 yıl önce mezramda ne oldu?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Dolmabahçe’deki ofisinde ‘Cumartesi Anneleriyle’ görüşmesinden sonra kurulan ‘gözaltındaki kayıpları ve faili meçhulleri araştırma komisyonu’na sekiz dosya gönderildi. Bunlardan biri de 1994’te Tunceli’de Mirik mezrasının yakılması, iki ailenin ortadan kaybolması ve bir kişinin de öldürülmesiyle ilgiliydi. Mezrası yakılıp, ailesi kaybolduğunda lise öğrencisi olan Süleyman Işık’a 17 yıl önce TBMM İnsan Hakları Komisyonu, “Aileni PKK kaçırdı” demişti. Işık, 17 yıl sonra ailesinin akıbeti ve ağabeyinin katilini yine devlete sordu. Şimdi umutla bir yanıt bekliyor.
Süleyman Işık, 1994 yılında Tunceli’de lise öğrencisiydi. Ağabeyi Ali çalışıyor, kız kardeşi Aynur da okula devam ediyordu. Ailesi ise Mirik’teydi. PKK’yle çatışmalar nedeniyle 1989 yılından itibaren mezra boşalmaya başlamış ve geriye iki aile kalmıştı: Birbiriyle akraba olan Işık ve Serinler... Baba Hıdır Işık, 60 yaşlarındaydı. Üç kızı; 30 yaşındaki Hatun ve henüz 20’li yaşlardaki Yeter ve Elif de yanındaydı. Diğer hanede Düzali ve Gülizar çiftiyle üç yaşlarındaki kızları Dilek vardı.
Bir kayanın altında...
1994 Eylül ayında Mirik’i içine alan dağlık bölgede askerle PKK çatışıyordu. 21-26 Eylül’de çatışmalarda iki asker şehit oldu, 18 PKK’li öldü. İddiaya göre, Bolu Komando Tugayı köyleri yakıyordu. Ağabey Ali Işık, haberi alınca Tunceli’den köye doğru yola çıktı...
Süleyman Işık ise bir hafta sonra Mirik’e girebildi. Evleri yakılmıştı. Babası ve üç ablasıyla Serin Ailesi’nin üç ferdi kayıptı. Bir tek ağabeyi Ali Işık bulunabilmişti. O da, mezraya bir kilometre mesafede, jandarma karakolunun görüş mesafesindeki bir kayanın altında, başından vurularak gömülmüştü.
İlk başvuru 1994’te
Süleyman Işık ise bir hafta sonra Mirik’e girebildi. Evleri yakılmıştı. Babası ve üç ablasıyla Serin Ailesi’nin üç ferdi kayıptı. Bir tek ağabeyi Ali Işık bulunabilmişti. O da, mezraya bir kilometre mesafede, jandarma karakolunun görüş mesafesindeki bir kayanın altında, başından vurularak gömülmüştü.
İlk başvuru 1994’te
Süleyman Işık, o yıl TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na başvurdu. Komisyon Başkanı ve dönemin CHP Kırşehir Milletvekili Sabri Yavuz, 27 Aralık 1994’te verdiği yanıtta, özetle, “Biz girdiğimizde mezra boştu. Ailelerinizi PKK rehin aldı” diyordu. Yanıt şöyle devam ediyordu: “Kutuderesi’nde sadece Mirik mezrasının olduğu, mezrada sekiz vatandaşın yaşadığı bilgisi mevcut olmakla birlikte operasyon sırasında boş olarak bulunduğu, Işık ve Serin ailelerinin güvenlik güçleriyle muhatap olmadıkları, gerek valilikçe yapılan incelemede, gerek bölgeye giden diğer aile yakınları tarafından yapılan araştırmada söz konusu kişiler hakkında herhangi bir bulgunun elde edilemediği, Kutuderesi operasyonunda ağır kayıplar veren örgütün bu iki hane efradını rehin aldıkları ya da ihbar ettikleri düşüncesi ile yanlarında götürdüklerinin değerlendirildiği...”
Aradan 17 yıl geçti. Ne iki aileden haber alındı ne de Ali Işık’ın failleri bulundu. Başbakan Erdoğan 5 Şubat’ta Dolmabahçe’deki Ofisi’nde ‘Cumartesi Anneleri’ni ağırladı. Erdoğan burada annelerin hikâyelerini dinlerken, zaman zaman gözleri doldu. Bu buluşmadan hemen sonra TBMM İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde, faili meçhuller veya gözaltında kayıplarla ilgili alt komisyon kuruldu. Komisyona ilk başvuru dün Süleyman Işık’ın da aralarında olduğu Tuncelili sekiz ailece yapıldı. Işık, 17 yıl önce “Ailenizi PKK rehin aldı” yanıtı verilen komisyondan bu kez umutlu bir haber almayı bekliyor.
Akıbeti sorulan iki dosya AKP döneminden
Avukat Hüseyin Aygün’ün Işık ve Serinler ailesi dışında dün TBMM’ye gönderdiği altı faili meçhul dosyası şöyle:
Ayten Öztürk: 1992’de kaçırıldı, cesedi bir mezarlıkta bulundu. Cinayeti ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım’ın planladığı öne sürülüyor.
Hasan Çiçek: Bolu Komando Tugayı tarafından Ekim 1994’te zorla operasyona götürüldüğü öne sürülüyor.
Nazım Gülmez: 70’li yaşlardaydı. Çiçek’le birlikte götürüldü, dönmedi.
Mehmet Duymaz: Kırmızıköprü Köyü’nde çapraz ateşle öldürüldü.
Hasan Şahin: 2005’te öldürüldü. Malatya İdare Mahkemesi, 18 Aralık 2009’da cinayetle ilgili ‘faili meçhul’ tespiti yapmıştı.
İmam Boztaş: 8 Mart 2004’te, Alanyazı köyünde öldürüldü. Evinin önünde ‘kar maskeli ve askeri kıyafetli iki kişi’ tarafından kurşuna dizildiği savunulan Boztaş’ın failleri de bulunamadı.
Ayten Öztürk: 1992’de kaçırıldı, cesedi bir mezarlıkta bulundu. Cinayeti ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım’ın planladığı öne sürülüyor.
Hasan Çiçek: Bolu Komando Tugayı tarafından Ekim 1994’te zorla operasyona götürüldüğü öne sürülüyor.
Nazım Gülmez: 70’li yaşlardaydı. Çiçek’le birlikte götürüldü, dönmedi.
Mehmet Duymaz: Kırmızıköprü Köyü’nde çapraz ateşle öldürüldü.
Hasan Şahin: 2005’te öldürüldü. Malatya İdare Mahkemesi, 18 Aralık 2009’da cinayetle ilgili ‘faili meçhul’ tespiti yapmıştı.
İmam Boztaş: 8 Mart 2004’te, Alanyazı köyünde öldürüldü. Evinin önünde ‘kar maskeli ve askeri kıyafetli iki kişi’ tarafından kurşuna dizildiği savunulan Boztaş’ın failleri de bulunamadı.
haber: ismail saymaz/radikal
YORUM YAZIN