Header Ads

Dink Sayemde Bir Yıl Daha Uzun Yaşadı

Trabzon polisinin yanında İstanbul Terörle Mücadele Şubesi hakkında da bazı iddialarda bulunan Tuncel, “Alnım ak. Bir yıl fazla yaşamışsa benim sayemde yaşamış. Bu olay çözülmüşse benim sayemde aydınlandı” diyor 

Hrant Dink suikastının azmettirici olarak yargılanan Trabzon Erhan Tuncel yazdığı mektuplarda, polis içindeki ihmalin bilinenden büyük olduğunu belirtiyor. Milliyet muhabiri Nedim Şener’in “Kırmızı Cuma-Dink’in kalemini kim kırdı” isimli kitabında yer alan mektuplarda Tuncel “Dink benim sayemde bir yıl uzun yaşadı” diyor.

Dink’in öldürülüş şeklinde cevapsız sorular bulunuyor. Örneğin neden İstanbul’un orta yerinde en kalabalık saatte ve kafasına ateş edilerek öldürüldü. Yasin Hayal babasına “Talat Paşa suikasti ile ilgili sorular sormuş, siz bu konuda ne biliyorsunuz?” şeklinde yönelttiğim soruya Tuncel, “Hrant Dink’in vurulma şeklini, kararı veren(ler)e sorun” diye karşılık veriyor.
Ayrıca cinayetten sonra polis memuru Muhittin Zenit ile telefon konuşmasına ilişkin soruya da cevap veren Tuncel, “Zenit’in vurulduysa vuruldu, katil kaçmayacaktı bu kaçtı. Geberdiyse geberdi, ne oğlum işte kafasına sıkmışlar, yapanın eline sağlık” gibi ifadelerin yer aldığı telefon görüşmesi içinse görüşmeyi kendisi açısından sesli düşünme olarak ifade etti. Tuncel, “Benim için sesli düşünme, Zenit için değil” diyerek tartışmaya neden olacak bir cevap veriyor.
Tuncel mektubunda ilginç bir söz daha ediyor; “Dink benim sayemde bir yıl uzun yaşadı.”

Emniyet’teki 18 kişilik “ihmalspor”
Tuncel’in polislerin ihmalleri konusunda yazdığı satırlar şöyle:
“Bu konularda devletin politikası belidir. Ne ikrar, ne inkar. Çözmek isteseler Trabzon istihbaratta bu olayı çözecek yeterli bilgi var. Hadi diyelim onlar (varsayım) bu olayı işledi, İstanbul Emniyeti’nde bu olayı aydınlatacak bilgiler var. Varsayalım İstanbul Emniyet’i de işin içinde, savcıda çözecek bilgiler var. Çözmüyorsa elimizde kristal küre olmasına gerek yok, Susurluk’ta ne yaşandı?
Ben Muhittin Zenit’in (istibaratçı polis) sorumluluğu var ya da yok diyemiyorum. F4 raporunu hazırlayan benden aldığı bilgiyi kıymetlendiren tek polistir. Mehmet Ayhan (Trabzon İstihbaratta polis), Ercan Demir (Trabzon İstihbarat amiri) ve 15 Mayıs 2007’ den sonra görev yapan diğer yetkililerin Zenit’ten iki kat bilgiye sahip olmasına rağmen esamesini okumuyorsunuz.
Sadece dediğim, sadece yaptığı bir görüşme ile sınırlandırılamayacağı (şahsi kanaat) Emniyet ihmal sporun (FC) 18 kişilik kadrosunda (F.C. demek Futbol kulübü demek, başka anlam yüklemeyin) ancak sorumlu olan 18 kişi kastı olmadığını düşünüyorum. O oralarda mı geziyor (mahkemede) Bakırköy’de. Oraya kadar geliyor, Beşiktaş’a gelsin (14. Ağır Ceza’ya), soracağımız sorular var. Neden gerçekleri anlatmıyor; evinde karnının doyurması gereken 2 çocuğu ve eşi var. Mesleki intihal olur. Sonuçta yapıya sayın Cumhurbaşkanı bile mesafeli duruyor. Ancak üslup onun üslubu. Benim çizgim belli, adilik yapan adi gibi muamele görür.”

Terörle mücadele üstünü örtüyor
Kendisine faks yoluyla bazı sorularda yolladım. Tuncel, Trabzon polisinin yanında soruşturmayı yürüten İstanbul Terörle Mücadele Şubesi hakkında da iddialarda bulunuyor. Tuncel şunları yazıyor:
“Son iki sorunuzu özellikle sona sakladım. Önce şunu belirteyim; savunmamı, Dink’in avukatlarının verdiği dilekçeyi okuyun. İlk iki faksınızla üçüncü arasıda ciddi üslup farkı var. Benim alnım ak. Bir yıl fazla yaşamışsa benim sayemde yaşamış. Bu olay çözülmüşse (Pelitli ayağı) benim sayemde aydınlandı. Savunmamda nasıl yaşadığı 1 fazla ve nasıl çözdüğüm maddi delillerle uyumlu. Ben ne söylersem açık söylerim. Hrant Dink cinayetinde gözaltına alınanlar benim çevrem değil. O ifadeler Emniyet tarafından yazdırıldı. Hepsine yedirdim ifadelerini. Şimdi sırada bana komployu kuranlarda.
İstanbul TEM’de bunu belirttim; dosyayı karartmayı denemeyin sonuna kadar olayın tüm unsurlarca aydınlatılması yönünde devam edeceğim. Son istihbarat yetkilisi/TEM’de görevli kişi ve savcının katılımıyla yaptığım görüşmede polisle hiçbir işimin kalmadığını belirttim. İstersem her türlü bağlantıyı kurabilirim.
Açıklamalarımdan sonra İstanbul TEM’de bir şaşkınlık anı olmadığını düşünüyorum. En azından şahsi gözlemim. Ellerinde o F4 raporu vardı. Elerinde rapor vardı, terör sorgusuna girdik, soruşturmada ajan sorusu vardır. O soru sorulduğu zaman cevap verdim (sorgu tekniğiyle ilgili). İstanbul TEM ile Trabzon İstihbaratın görüşmesini ben talep ettim. Görüştüklerinden sonra mülakat başladı. Bu da muhtemelen 21/22 Ocak gece saatlerine denk geliyor. Nezarethaneler bodrum katta. Tüm eşyalarınıza el konulduğu için zaman mefhumu hakkında sorguya alındığınızda odalarda pencerelerden bakarak fikir yürütebiliyorsunuz. Olayın kendisi gibi dışarısı zifiri karanlıktı.
Ancak 4 yıldır sadece ailemin desteğiyle ayakta duruyorum. Bir yanım diyor, ne olursa olsun bir insan ölmüş sonuna kadar adaletin tecellisi için mücadele et ne olursa olsun. Diğer yanım 2006 yılında mücadele ettin de ne oldu durumum ortada kimse seni savundu mu yok. Vs.vs.”

MİT niye bilgi topluyor o zaman?
Erhan Tuncel mektuplarında bugüne kadar üzerinde durulmayan bir ayrıntıya dikkat çekiyor; Dink cinayeti ile Trabzon MİT arasındaki bağlantı. Tuncel bu konuda şu soruyu soruyor: “MİT sorumlu tutulmadı, siz niye bilgi topluyorsunuz?”
Bu soru, bugüne kadar sessiz kalan Trabzon MİT’in Dink cinayeti planlamasıyla ilgili bilgisi olabileceği düşüncesi yaratıyor. Belki de bu bilgiyi veren de kendisiydi.


Jandarma bağlantısını ben çıkardımErhan Tuncel, Dink cinayetinde jandarma bağlantısını da kendisinin çıkardığını belirterek şunları yazıyor:
“...Bu olayın Trabzon Jandarma kapısını ben açtım. Sorguda aklıma geldi. Unutabilirdim. Ancak Zenit’e bunun bilgisini vermiştim. İstanbul Terörle Mücadele’de, soruşturmanın sağlıklı yürümesi için. Trabzon İstihbarat Şube’ye tüm bilgileri verdiğim oradan istenmesini talep ettim. Güvenmiyor olacaklar ki birbirlerine tekrar etmemi istediler. Ben de tam net bilgi istiyorsanız, 1- Telefon görüşmeleri, 2- MSN görüşmelerim 3- Üniversite sınav tarihlerimi getirin (polis bu bilgilere çok rahatlıkla ulaşır), yüzde 1-2 yanılma payıyla size tam tarihli anlatıyım. Ancak bu talebim karışlanmadı.
Yaklaşık ortalama benim (en az 30 en fazla 50 tüm görüşmeler ortalama 4 saat sürer) 40 görüşmem olmuş. Her şeyi hatırlamama imkan yok. O esnada Coşkun (İğci, Yasin Hayal’in eniştesi) konusunu unutsaydım jandarma bağlantısı ortaya çıkmazdı. Daha önceden istihbarata bilgisini vermeme rağmen ve bu bilginin şu anda halen açığa çıkmayan silahla ilgisi olmasına rağmen sorumsuzluklarının ceremesini ben çekiyorum.

 haber: Milliyet-Nedim Şener

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.