İşçiler İşgalde, Aileler Çadırda Direniyor
Gebze'de bulunan Mutaş Demir Çelik fabrikasında işçiler haklarını almak için 25 Temmuz günü Birleşik Metal-İş Sendikası'nda örgütlendi. İşten atıldı. 2 ayı aşkın süredir fabrika önünde direnişte olan işçiler seslerini duyan olmayınca vinç tesisatının bulunduğu fabrika binasını işgal etti. İçeriye su ve yemek sokulması, Diabet ve yüksek tansiyon gibi kronik hastalığı olan işçilerin tedavisi için ilaç sokulması polis tarafından engelleniyor. Aileleri 10 metre yüksekliğindeki vinçlerin üzerinde işgal eylemini sürdüren işçileri yalnız bırakmıyor. Onlar da fabrika önünde kurdukları derme çatma çadırda, polisin gaz bombalı saldırılarına karşı direniyor.
'KANUN GÜÇLÜNÜN YANINDA'
İşgal eyleminde bulunan Erkan Karagöz'ün eşi Necla Karagöz, iki yıla yakın süredir eşinin fazla mesaisinin ödenmediğini ve bayramlarda bedavaya çalıştırıldığını belirtiyor. Eşinin haklarını almak için sendikada örgütlenmesine karşı patron tarafından işten attığını söyleyen Necla Karagöz, gözyaşlarıyla “Haklarını alabilmek, bütün istediğimiz bu. Eşlerimiz bunun mücadelesini veriyor. Sendikalı olarak çalışmak istiyorlar, bu yüzden işten atıldılar” diyerek haklılıklarını belirtiyor.
Başbakanın referandum sürecinde işçilerin birden fazla sendikaya olabileceğini sözlerini hatırlatan Karagöz, “Şimdi baktığımda sadece gülüyoruz. Onları da vicdanlarıyla baş başa bırakıyorum. Şuradaki insanların halini görüyorsunuz. Çoluk çocuk perişan. Kimse kendi keyfinden bu perişan duruma düşmek istemez. Hakkımızı almak için buradayız. Kanun da, polis de, herkes güçlünün yanında, işçi hep ezilmek zorunda. Patronda bunun farkında,, kanun güçlünün yanında, işçiler hep eziliyor bunun içine girdiğinde daha iyi görüyorsunuz. Mücadelemizi sonuna kadar eşlerimiz içeride biz dışarıda mücadelemizi sürdüreceğiz” diye haykırıyor.
'HASTALANSAK DA ÖLSEK DE BURADA BEKLEYECEĞİZ'
Yaşar Bostancı'nın eşi Fatma Bostancı ise tek istediğinin bir an önce yaşadıkları acıların son bulması olduğunu söyledi. Eşinin iki aydır işsiz olmasından kaynaklı yaşadığı zorlukları anlatan Bostancı, “Evimizde bir şey yok, geçimim yok ekmeğimiz yok, doğalgazı yakamıyorum. Çocuklarım perişan durumda onlarda babalarını bekliyor” diyerek yaşadıklarını anlatıyor. Eşinin içeride, kendisinin dışarıda direndiğini söyleyen Bostancı, çocuklarının tek başına aç susuz bir halde evde kaldıklarını belirtiyor. Ve endişeleniyor başlarına birşey gelecek diye.
15 yıldır eşinin aynı fabrikada çalıştığını bu süre içerisinde parmağını kaybettiğini dile getiren Bostancı, sırf eşi işten atılmasın diye şikayet etmediklerini iyi niyetli davrandıkları ifade etti. Eşleri ile görüştürülmemelerine öfkelenen ve tek geçim kaynağının eşinin maaşı olduğunu ifade eden Bostancı, “Başbakan bizim başbakanımız, polis bizim polisimiz. Ama bize sahip çıkmıyorlar biz başka bir şey istemiyoruz. Biz burada hastalansak da ölsek de burada bekleyeceğiz. Burada bekleyeceğiz” diyor.
'EŞLERİMİZİN YANINDAYIZ'
Yusuf Çıtlık'ın eşi Nurgül Çıtlık, “Çocuğum evde, ben dışarıda eşim çatıda bilmiyorum ne yapacağız. Bunun bir an önce çözülmesini istiyoruz” diyerek başladığı konuşmasına, “Çocukların psikolojisi bozuldu. Gözümüzle görmediğimiz için eşlerimize Bir şey olursa bu patron sorumlu olacak ondan. Biz sonuna kadar eşlerimizin yanındayız” ifade ediyor yaşadıklarını.
11 yıldır eşinin fabrikada çalıştığını dile getiren Çıtlık, bir yıl önce müdür tarafından eşine okutulmadan bir kağıt imzalatıldığını anlatarak, “Bir yıl sonra bu ortaya çıktı. İmzaladığı kağıtta onların çalıştığı mesai ücretleri, bayram günlerinde para almayacakları üzerine idi. Ondan beri ne bayram izni, ne fazla mesai alabildiler. Bunun için sendikalı oldular işten atıldılar. Patron onlara 'ya benim dediğim olacak ya da kapı önüne' dedi” şeklinde konuşan Çıtlık, Ramazan Bayramı'nın tam ortasında eşinin işten atıldığını dile getiren Çıtlık, “11 yıldan beri çalışan işçiler bir anda iş yerinde usulsüzlük yaptı diye işten atıldı. Bu nasıl oluyor, bu mümkün mü? Şimdi vincin üzerindenler ve hayati tehlikeleri var” dedi.
Okul müdürü tarafından arandığını ve müdürün kendisine "Çocuğunuzun psikolojisi bozulmuş, aile içinde sorunlar mı yaşıyorsunuz" diye sorduğunu söyleyen Çıtlık, çocuğunun okulun bahçesinde oynarken slogan attığını, notlarının bir anda düştüğünü aktardı. Çıtlık, “Okulda slogan atıyormuş. Ne yapsın çocuk bu yaşadıklarından kaynaklı. 'Babam neden eve gelmiyor' diye soruyor sürekli ne diyeceğimi bilemiyorum diyerek gözyaşları içinde yaşadıklarını anlattı.
'İŞÇİ HAKKIYLA OYNANMAZ'
Diğer işçi eşlerinin anlatımları üzerine gözyaşlarına boğulan Azize Ilgın da Mutaş patronu ve Başbakan'a seslendi. “Mutaş'ında çocuğu var. Sende bir annesin. Seninde bir evladın var. Annesine sesleniyorum benim çocuğum nasıl gözyaşı döküyorsa seninki de döksün. Bu kul hakkıyla bu işçi hakkıyla oynanmaz. Başbakan'a buradan sesleniyorum iki sendika dedin burada bir sendikaya üye oldular diye insanlar işten atıldı. Mutaş'ın patronu sana kafa tutuyor duy sesimizi artık ya” diye isyan etti.
haber: ŞENOL SAĞALTIĞI/ÇAĞDAŞ KÜÇÜKBATTAL/etha
'KANUN GÜÇLÜNÜN YANINDA'
İşgal eyleminde bulunan Erkan Karagöz'ün eşi Necla Karagöz, iki yıla yakın süredir eşinin fazla mesaisinin ödenmediğini ve bayramlarda bedavaya çalıştırıldığını belirtiyor. Eşinin haklarını almak için sendikada örgütlenmesine karşı patron tarafından işten attığını söyleyen Necla Karagöz, gözyaşlarıyla “Haklarını alabilmek, bütün istediğimiz bu. Eşlerimiz bunun mücadelesini veriyor. Sendikalı olarak çalışmak istiyorlar, bu yüzden işten atıldılar” diyerek haklılıklarını belirtiyor.
Başbakanın referandum sürecinde işçilerin birden fazla sendikaya olabileceğini sözlerini hatırlatan Karagöz, “Şimdi baktığımda sadece gülüyoruz. Onları da vicdanlarıyla baş başa bırakıyorum. Şuradaki insanların halini görüyorsunuz. Çoluk çocuk perişan. Kimse kendi keyfinden bu perişan duruma düşmek istemez. Hakkımızı almak için buradayız. Kanun da, polis de, herkes güçlünün yanında, işçi hep ezilmek zorunda. Patronda bunun farkında,, kanun güçlünün yanında, işçiler hep eziliyor bunun içine girdiğinde daha iyi görüyorsunuz. Mücadelemizi sonuna kadar eşlerimiz içeride biz dışarıda mücadelemizi sürdüreceğiz” diye haykırıyor.
'HASTALANSAK DA ÖLSEK DE BURADA BEKLEYECEĞİZ'
Yaşar Bostancı'nın eşi Fatma Bostancı ise tek istediğinin bir an önce yaşadıkları acıların son bulması olduğunu söyledi. Eşinin iki aydır işsiz olmasından kaynaklı yaşadığı zorlukları anlatan Bostancı, “Evimizde bir şey yok, geçimim yok ekmeğimiz yok, doğalgazı yakamıyorum. Çocuklarım perişan durumda onlarda babalarını bekliyor” diyerek yaşadıklarını anlatıyor. Eşinin içeride, kendisinin dışarıda direndiğini söyleyen Bostancı, çocuklarının tek başına aç susuz bir halde evde kaldıklarını belirtiyor. Ve endişeleniyor başlarına birşey gelecek diye.
15 yıldır eşinin aynı fabrikada çalıştığını bu süre içerisinde parmağını kaybettiğini dile getiren Bostancı, sırf eşi işten atılmasın diye şikayet etmediklerini iyi niyetli davrandıkları ifade etti. Eşleri ile görüştürülmemelerine öfkelenen ve tek geçim kaynağının eşinin maaşı olduğunu ifade eden Bostancı, “Başbakan bizim başbakanımız, polis bizim polisimiz. Ama bize sahip çıkmıyorlar biz başka bir şey istemiyoruz. Biz burada hastalansak da ölsek de burada bekleyeceğiz. Burada bekleyeceğiz” diyor.
'EŞLERİMİZİN YANINDAYIZ'
Yusuf Çıtlık'ın eşi Nurgül Çıtlık, “Çocuğum evde, ben dışarıda eşim çatıda bilmiyorum ne yapacağız. Bunun bir an önce çözülmesini istiyoruz” diyerek başladığı konuşmasına, “Çocukların psikolojisi bozuldu. Gözümüzle görmediğimiz için eşlerimize Bir şey olursa bu patron sorumlu olacak ondan. Biz sonuna kadar eşlerimizin yanındayız” ifade ediyor yaşadıklarını.
11 yıldır eşinin fabrikada çalıştığını dile getiren Çıtlık, bir yıl önce müdür tarafından eşine okutulmadan bir kağıt imzalatıldığını anlatarak, “Bir yıl sonra bu ortaya çıktı. İmzaladığı kağıtta onların çalıştığı mesai ücretleri, bayram günlerinde para almayacakları üzerine idi. Ondan beri ne bayram izni, ne fazla mesai alabildiler. Bunun için sendikalı oldular işten atıldılar. Patron onlara 'ya benim dediğim olacak ya da kapı önüne' dedi” şeklinde konuşan Çıtlık, Ramazan Bayramı'nın tam ortasında eşinin işten atıldığını dile getiren Çıtlık, “11 yıldan beri çalışan işçiler bir anda iş yerinde usulsüzlük yaptı diye işten atıldı. Bu nasıl oluyor, bu mümkün mü? Şimdi vincin üzerindenler ve hayati tehlikeleri var” dedi.
Okul müdürü tarafından arandığını ve müdürün kendisine "Çocuğunuzun psikolojisi bozulmuş, aile içinde sorunlar mı yaşıyorsunuz" diye sorduğunu söyleyen Çıtlık, çocuğunun okulun bahçesinde oynarken slogan attığını, notlarının bir anda düştüğünü aktardı. Çıtlık, “Okulda slogan atıyormuş. Ne yapsın çocuk bu yaşadıklarından kaynaklı. 'Babam neden eve gelmiyor' diye soruyor sürekli ne diyeceğimi bilemiyorum diyerek gözyaşları içinde yaşadıklarını anlattı.
'İŞÇİ HAKKIYLA OYNANMAZ'
Diğer işçi eşlerinin anlatımları üzerine gözyaşlarına boğulan Azize Ilgın da Mutaş patronu ve Başbakan'a seslendi. “Mutaş'ında çocuğu var. Sende bir annesin. Seninde bir evladın var. Annesine sesleniyorum benim çocuğum nasıl gözyaşı döküyorsa seninki de döksün. Bu kul hakkıyla bu işçi hakkıyla oynanmaz. Başbakan'a buradan sesleniyorum iki sendika dedin burada bir sendikaya üye oldular diye insanlar işten atıldı. Mutaş'ın patronu sana kafa tutuyor duy sesimizi artık ya” diye isyan etti.
haber: ŞENOL SAĞALTIĞI/ÇAĞDAŞ KÜÇÜKBATTAL/etha
YORUM YAZIN