Header Ads

Hakkari'de Soru İşaretleri ve 11 Gün Sonra Operasyon

Hakkari'nin Peyanis (Geçitli) köyü yakınlarında dokuz kişinin ölümüne yol açan mayın tuzağının kim tarafından kurulduğunu belki birileri biliyordur. Belki birileri bunu ilk andan beri biliyordur. Bölgedeki savcılar, vali, vali yardımcıları, emniyet müdürleri, komutanlar, başbakan, cumhurbaşkanı, bazı gazeteciler, faillerin kim olduğunu ve neden böyle bir cinayet işlendiğini 16 Eylül sabahından beri biliyor olabilir. Belki bölgede yaşayan vatandaşlar arasında da bunu bilen vardır. Soruşturmayı yürütenler belki biliyorlardır da sadece kanıtları bir araya getirmek için uğraşıyorlardır. Diğerleri, soruşturma yetkisi olmayanlar, belki sadece kanıtların yetkililer tarafından bir araya getirilmesini sessizce bekliyor, sabrediyorlardır. Ama herhalde bir de bilmeyenler, bilmek isteyenler vardır. "Bunu kim, neden yaptı?" sorusunun cevabını veremeyen birinin yapabileceği tek şey, Peyanis köyüne ve soruşturmayı yürütenlerin yanına gidip sorular sormak olabilir.

22 Eylül günü patlamanın olduğu yeri tam karşıdan gören korucu kulübesinin bulunduğu tepeciğe çıkıp korucuların yanına gidiyoruz. Onlarla konuşuyoruz. "Bazı haberlerde o sabah burada korucu olmadığı söylendi. Patlama olduğunda boş muydu burası?" diye soruyoruz. "Yok, biz buradaydık" diyor R. adlı korucu. İki kişi şurada, uzakta telefonda konuşuyordu, ben buradaydım. Patlamayı duydum. Hemen aşağı koştum. 18 dakikada oraya vardım."

"Patlamadan önce görmedin mi bir şey?" diye soruyoruz. "Görmedim" diyor. O sabah mayın taramasına çıktıklarını da söylüyor.

Korucular sabah altı sularında göreve çıkıyor ve gün boyu görev yapıyor. Geceleri ise görevde değiller.

Mayın noktasının çıplak gözle görülebildiği ve en azından hareketlerin algılanabileceği bu noktada görev yapan koruculara o ana kadar bu tür sorular soran ilk yabancılar bizleriz.

Ertesi gün köyde Tacettin'in evindeyiz. Tacettin, patlamadan önce mayının üstünden habersizce geçen son aracın sürücüsü. Anlatıyor: "Dikiz aynasından Aydın'ın [patlamada hayatını kaybeden araç sürücüsü Aydın Erol] arabasının geldiğini gördüm. İkinci viraja vardığımda patlama oldu. 100 -120 metre mesafedeydi herhalde. Geri geri virajı aldım. Minübüste 15 kişi vardı. 50 metre uzağa çektim arabayı. Yaralı olanlar vardı. Dedim bari yaralıları kurtaralım. Sağlık Ocağı'nı aradık. Ambulans istedik. İlk olay yerine gittiğimizde sağ olanlar vardı. Tepelere baktım. Hiçbir şey göremedim... Orası korucuların gözetleme kulübesinden ayna gibi gözüküyor. O yüzden uzaktan da patlatılmış olabilir. Benim orada olmam iki dakika sürmedi."

Patlama sonrasının ilk tanıklarından Tacettin bir de "JÖH"lerden söz ediyor. "JÖH", Jandarma Özel Harekat'ın kısaltması. "Olaydan bir gün önce JÖH'lerin dolaştığını duydum" diyor.

"Genellikle ne zaman gelirler, görevleri nedir?" diye soruyoruz. "Olay olduğu zaman geliyorlar" diyor. "Nereye gittikleri belli olmuyor. Köylü geldiklerini biliyor. Korucular görüyor, haber veriyorlar. Bunlar sadece gece geziyor... Karakolun yardımıyla gidiyorlar. Bunlar gidiyor, olay yerinde sabaha kadar beklemede oluyorlar. Herhangi bir sızma olabilir, o tür şeyler. Anladığımız kadarıyla güvenlik için geliyorlar."

Herhalde köyden birine JÖH'ler hakkında soru soran ilk yabancılar da bizleriz.

Bunlardan hareketle birkaç not düşüyoruz. Mayın gündüz yerleştirilmiş olsa korucular tarafından görülmeliydi. Bir gece önce bölgede bir Jandarma Özel Harekat ekibi vardıysa eğer, mayın gece döşenmişse onlara yakalanma riski göze alınmış olmalı. Gece de, gündüz de, görülme riski azımsanacak gibi değil. Bir de, kablolu bir düzenek olduğuna göre, mayını yerleştirenler o sabahki mayın taramasında kablonun farkedilme ihtimalini de göze almış olmalı. Ya da bunlar bölgeyle ilgili bir şey bilmeyen insanlardı. Ne korucu kulübesinden, ne JÖH'ten, ne de rutin mayın taramasından haberdardılar.

Patlamanın hemen ardından operasyon yapılmaması konusunda ise Hakkari valisinin bir açıklaması, 19 Eylül tarihli Radikal gazetesindeki bir haberde yer almıştı. Vali şöyle diyordu: "Bu tür olaylarda tuzaklamalar oluyor. Böyle olaylar meydana geldikten sonra jammer'ı ile tam teçhizatı ile gitmeden başka bir tuzağa düşüyorsunuz. Askeri birlik de bu kez tuzağa düşüyor."

Aynı soruyu valilikten bir başka yetkiliye 24 Eylül'de soruyoruz. Farklı bir yanıt geliyor. Tuzağa düşürülme riskinden söz etmeyen yetkili "İşletme körlüğü" diyor. "Sürekli aynı şeyleri yapınca reflekslerinizi yitirebiliyorsunuz."

Mayının kabloyla patlatılması ise doğrulanmaya muhtaç bir bilgi gibi görünüyor. Kullanılan kablo 18-20 metre uzunluğunda. Oysa patlamanın şiddeti aracın parçalarını, bedenleri çok daha uzağa savuruyor.

Peyanis'de konuştuğumuz köylüler, Geçitli karakolu komutanının yanına üç cep telefonu alıp olay yerinde inceleme yaptığını söylüyor. Köylülerin dediğine göre üç farklı GSM şebekesinin nerede çektiğini ya da çekmediğini araştırmış komutan. Herhalde o da bizim gibi "bilmeyen"lerden. Köylülerden bunu duymadan biz de aynı şeyi yapmıştık. Komutanı gayet iyi anlayabiliyoruz. Olay yerinin çevresinde şebeke sinyallerinin yoğunluğu üç adımda bir değişiyor. Patlamanın açtığı çukurun olduğu yerde ise tam sinyal var. Bu amatörce testi o ana kadar sadece biz, komutan ve köylüler yapmış olmalı.

Mayını patlatanlar, patlama şiddetinden bir biçimde korunup kabloyla patlatmış da olsa, uzaktan kablosuz patlatmış da olsa, yolu görecek bir yerde durmuş olmalılar. Yani olaydan sonra operayon riskini, havadan görülme ya da çembere alınma riskini de göze almış olmalılar. Böyle çorak, çıplak bir arazide bu risk nasıl göze alınabilir? Cevabı yok.

Olay yerinin doğusunda 3km mesafede Geçitli Jandarma Karakolu, kuzeyinde 5km mesafede Durankaya Jandarma Karakolu, güneyinde ise 14km mesafede Üzümcü Jandarma Karakolu bulunduğunu da ekleyelim.

İHD Hakkari Şubesi tarafından hazırlanan raporda, "Geçitli Karakolu'nun yukarısında bulunan ve çevrenin tümünü rahatlıkla görebilen termal kameranın kayıtları bu olayda yol gösterici olabilir. Ayrıca özellikle gece saatlerinde sıklıkla dolaştığına şahit olduğumuz Heron'ların, son günlerde dolaşmamalarını şüphe verici buluyoruz" deniyor.

Tacettin, Heron'lardan (istihbaratta kullanılan insansız hava aracı) söz etmişti: "Heron sesi duyuyoruz. Kato dağının üzerinde. Su motoru gibi ses çıkarıyorlar."

Termal kameraların ve Heron'ların izlediği alanları bilmiyoruz. Bu önemli bir bilgi. Yetkililerin ya "olay yeri izlenen alanın dışında" ya da "içinde, elimizde görüntüler var" demesi gerek.

Peyanis'le ilgili bir not da şu: Köyü Hakkari karayoluna bağlayan yolun sadece ufak bir bölümü asfalt. 30 km'lik yolun önemli bir bölümü, ancak tek bir aracın geçebildiği, bir tarafı uçurum, taşlık bir yol. Bu yolda iki aracın karşılaşması halinde birinin geri geri gidip bir cep bulması gerekiyor. Mayın tuzağını kuranların, çevresinde karakolların bulunduğu bu yoldan araçla kaçmış olması pek akla yakın değil. Ama olaydan sonraki reflekssizlik göz önünde bulundurulduğunda, bu bile tamamen imkansız sayılmayabilir.

İHD raporunda, Peyanis'den bir köylünün şu ifadelerine de yer veriliyor: "Üç dört yıl kadar önce patlamanın yaşandığı bölgeye çok yakın bir yerde askeri bir aracı hedef alan bir mayınlı saldırı düzenlenmişti. Olayın ardından güvenlik güçleri ağır silahlar ve helikopterlerle on dakika içerisinde olay yerine intikal etmiş ve bütün bölgeyi taramışlardı. Ardından ikamet ettiğim köye baskın düzenleyip kırk kadar kişiyi gözaltına aldıktan sonra bütün köy sakinlerine hakaret ve tehditlerde bulunmuşlardı."

Bu kez işletme körlüğü, tuzak tehlikesi ya da bir başka nedenle olay sonrası gelişmeler farklı bir seyir izliyor. Ve 27 Eylül günü, yani olaydan 11 gün sonra bölgede bir operasyonun başladığı haberi geliyor. Haber şöyle: Sabah saatlerinde Hakkari'deki birliklerinden araçlarla çıkan tam donanımlı askerler, Üzümcü köyü yakınlarından itibaren araçlarından indiler. Askerler daha sonra da köyün üst kısımları ile Durankaya beldesinde arazi arama ve tarama faaliyetleri başlattı. Askerin daha sonra da 9 kişinin hayatını kaybettiği bölgede arazi arama ve tarama faaliyeti sürdürdüğü bildirildi."

haber: Şahin Artan - Adem Demir/Newsweek Türkiye
derginin 101. sayısında yayımlanmıştır.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.