Header Ads

Geçmişten İki Kelime; Tansu Çiller

- CANAN ESELER -
Çocukken bazı insanlara dair kafanızda oluşan imgeler, yaşam boyunca peşinizi bırakmaz. Mesela DYP iktidarında ilkokula başlayan bir çocuk için Tansu Çiller nasıl bir imgedir? O çocuklardan biri olarak, aklımda yer edeni şöyle söyleyeyim; ‘kadından adam’. Kimi zaman askeri üniforma giyen kimi zaman dağlara da çıkarım deyip, meydanlarda ben sizin ananızım, bacınızım diye adam gibi bağıran ama toplum nezdinde kutsallaştırılan bir mevki olarak görülen analık, bacılık gibi kadınlık hallerini söyleyen bir değişik kadın…

Tansu Çiller’in, siyasete tekrardan döndüğünü duyduğunuzda önce bir irkilmişsinizdir büyük ihtimalle. Hele ki kendisinin twitter hesabında (feyk olduğu belirtiliyor) yazan “Erkek egemen siyasette mücadele ettim.cakıl taşlarını temizlemek istedim..” cümlesi ayrı bir tebessüm oluşturuyor! Ki kendisi ya da başkası tarafından yazılmışsa da, bu cümle tabii ki ironiden fazlasını taşımıyor.

Tansu Çiller’in ataerkil bir sistemin uzantısı olan erkek egemen siyasette, iktidarını korumayı görev bilip, kullandığı şiddet diline hepimiz aşikarız. Ki kocasına kendi soyadı vermesi bile, nasıl bir aterkil zihniyette olduğunun göstergesidir. İsminin önüne memleketin ilk kadın başbakanı ünvanını alan Tansu Çiller, il olan yerleri il yapayım gafları, deniz olmayan yerlere onu da getiririm vaatleri, ‘hasu, halis, hanas’ derken bir türlü söyleyemediği halüsinasyonla mücadelesi ama en çok da onun döneminde olan faili meçhul cinayetlerle hatırlanır. Ne ilginçtir ki, seçmenlerini tavlamak için bir yandan ben sizin ananızım, bacınızım derken, diğer yandan ise faili meçhul ölümlerle sayısız ananın yüreğini yakması aynı döneme denk gelir. Sevdiklerini faili meçhul cinayetlere kurban veren annelerin bir cumartesi günü Galatasaray meydanında oturarak başladığı, ‘Cumartesi anneleri eylemi’ de yine 1995’te DYP iktidarında Tansu Çiller döneminde olmuştur. Tansu Hanım kendi deyimiyle kadın duyarlılığıyla (!) ‘çakıl taşlarını’ temizlemeyi kafasına koymuştur. Gittikçe derinleşen devlet, örtülü ödenekler, boşaltılan köylerle büyük bir temizliğin (!) mimarıdır artık. Madımak Katliamının da, Susurluk kazasının da yine bu dönemlere denk gelmesi nasıl bir karanlık dönem yaşandığının göstergesidir. 

Ayna değil vitrin

Tansu Çiller, ilk kadın başbakan olduğunda Türkiye’nin artık ne kadar çağdaş olduğuna karar verilir. Çünkü kadınların hep bir adım geride durduğu bir cumhuriyetin tarihinde, ‘biz onlara haklar verdik’ direktifleriyle ötekileştirilen kadınlar, artık hak alır değil hak verir durumuna geçiş yapmıştı! Elbette durum böyle değildi, ataerkilliği topraklarına bir zehir gibi salan bu memlekette, kadınlıklarını, toplumun şiddeti içinde eritip, bu şiddetin sıradanlaşmasına zemin hazırlayan erkek egemen sistem zihniyetli kadınlar vardı. Düzenin devamı niteliğinde kurulan partilerin tümünde bulunan çoğu kadın vekil , toplumsal cinsiyet hiyerarşisi karşısında durmak yerine, o partinin ideolojileri doğrultusunda kimi zaman ‘çağdaş’ kimi zaman ise kutsallaştırılmış ‘ana, bacı’ rolleriyle topluma ayna olmaktan öte, partilerinin vitrinleri olmuşlardır. Misal, ‘erkeklerin sevgisinin her gün 3 kadın öldürdüğü’ bir hükümetin döneminde devlet bakanın kadın olması neyi değiştirebilir ki? Ki Aliye Kavaf’ın artık duymaya mecalimizin kalmadığı beyanatları da önümüzdeyken. Ya da muhafeletin kadın vekillerinden, ‘at, avrat, silah’ üçlemesini bağrına basan bir milletin temsilcisi olan CHP Milletvekili Canan Arıtman’ın silahlarıyla boy boy pozları ve silah yasasına verdiği desteği nasıl silinir hafızalardan?

Şimdi iktidarda bu kadar erkeleşmiş zihniyetler varken bir de geçmişteki yüküyle Tansu Çiller’de katılırsa aralarına, baştan söyleyeyim bu 2011’den bi cacık olmaz.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.